Eğitim Kitapları

Önsöz

Önsöz


Trafik, en genel haliyle dünya üzerindeki varlıkların aynı anda ve mekanda hareket halinde bulunmalarını ifade eder: araç trafiği, uçak trafiği, demiryolu trafiği, yaya trafiği, mesaj trafiği gibi. 

Ancak, günümüzde tüm ülkelerde “trafik” denildiğinde ilk akla gelen kamuya açık kara yolu üzerindeki insan, hayvan, motorlu ve/veya motorlu taşıtların aynı anda hareket etmesi akla gelir. Motorlu veya motorsuz taşıtlar, insan yönetiminde olabileceği gibi, uzaktan kumandalı ya da kendiliğinden hareket eden ve yönünü bulan taşıtlar da olabilir.

İnsanlar, hayvanlar ve taşıtların aynı anda ve aynı kara yolu üzerinde hareket etmeleri çarpışma şeklinde ya da çarpışmadan kaçınmak için araçların kontrolden çıkması sonucu yaşanan kazaları da beraberinde getirir. Bu kazalara “trafik kazası” adı verilir. Trafik kazaları aynı kara yolu üzerinde hareket eden vasıtaların yönleri ile hızlarındaki farklılıklardan, yol ve hava şartlarından, araçların teknik arızalarından kaynaklanır. Ancak, en önemli sebep vasıtaların idare edilmesindeki hatalar, yani araçları “süren” insanların kurallara uymaması ve dikkatsizliğidir. Çünkü vasıtalara yön veren, hızlarını ayarlaması gereken, araçların kabiliyetlerini ve teknik özelliklerini bilmesi, yolun özellikleri ve hava şartlarına göre onları idare etmesi gereken insandır. Bu uzaktan kumandalı ve/veya kendiliğinden hareket eden ve yolunu bulabilen (otonom) sürücüsüz araçlar için de geçerlidir.

Trafik kazaları her ülkede ve yolda meydana gelebilir. Trafik kazalarını önlemek amacıyla tüm ülkelerde trafik kuralları konulmuş ve bunların büyük bölümü uluslararası alanda da geçerli hale gelmiştir. Yani trafik evrenseldir, trafik kuralları da büyük ölçüde evrenseldir. Trafik işaretleri tüm ülkelerde standarttır, ancak ülkelere göre alfabe, trafiğin akış yönü, hız sınırları değişebilmektedir. Örneğin, birçok ülkede araç trafiği yolun sağ tarafından işlerken, Birleşik Krallık, Avustralya gibi ülkelerde araçların yolun solundan gitmektedir.

Trafik kuralları, kara yollarının yaygınlaşması, motorlu ve motorsuz araçlarının sayılarının ve hızlarının artması ile ortaya çıkmış, zaman içerisinde yaşanan tecrübelerle oluşturulmuş kurallardır. Trafik kuralları yazılıdır, sürücülerin bunları mutlaka bilmeleri ve uymaları gerekir. Trafik kurallarına uymamak, can ve mal kayıpları ile sonuçlanan kazalara yol açtığı gibi, ayrıca sürücülerin cezalandırılması sonucunu getirir. Cezalar; para cezası, ehliyetin geri alınması, hapis şeklinde olabilir.


1- ADAP VE TRAFİK

Adap ve Trafik


Trafik kazalarının önlenmesi, trafiğin olağan seyrinde işlemesi için ve yine zaman içerisinde “yazılı olmayan” trafik kuralları ve davranış kalıpları ortaya çıkmıştır. Bu kurallar ve davranış kalıpları yasalarda yer almaz, dolayısı ile cezası da yoktur. Yazılı olan ve yazılı olmayan trafik kurallarını ayırabilmek amacıyla; yazılı olan, sürücülerin mutlaka bilmeleri ve uymaları gereken kurallar “Yazılı Trafik Kuralları” ya da sadece “trafik kuralı” olarak adlandırılırken; yazılı olmayan trafik kuralları “Trafik Adabı”  olarak adlandırılmıştır. Trafik adabının temeli, sürücülerin trafikte birbirlerine karşı saygılı, nazik, anlayışlı, hoşgörülü, yardımsever şekilde davranmalarıdır. 

Türk Dil Kurumu tarafından hazırlanan Güncel Türkçe Sözlük’te “Adap” kavramı
1. Töre.
2. Yol yordam” şeklinde tanımlanmıştır.  “Adap” kelimesi, yine Arapça olan “Edep” kelimesi ile aynı köktendir ve bu kelimenin çoğuludur. Edep kelimesinin anlamı da aynı sözlükte;
1. Toplum töresine uygun davranma,.
2. İyi ahlak, incelik, terbiye.” olarak verilmiştir.
 
Trafik adabı, toplum hayatında önemli yeri olan ‘Adab-ı Muaşeret’  kurallarının bir parçasıdır. Bu kelimeler Türkçe’ye Arapça’dan geçmiştir. ‘Muaşeret’ Büyük Türkçe Sözlük’te “Birbiriyle toplumsal ilişkiler içinde bulunma.” olarak ifade edilmiştir.  Bu durumda “Adab-ı Muaşeret”, toplumsal ilişkiler sırasında uyulması gereken kuralları işaret etmektedir.
Bu kavram Türkçe’ye ‘Görgü Kuralları’ olarak aktarılmış olup, ‘Görgü’ kavramı da yine Büyük Türkçe Sözlük’te
1. Bir toplum içinde uyulması gerekli saygı ve incelik kuralları.
2. Bir kimsenin anlayış, seziş ve bilgisini artıracak nitelikte etki yapan deneysel bilgi.
3. Göz tokluğu.” şeklinde yer almıştır.

‘Adab-ı muaşeret’ ve  ‘Görgü Kuralları’ aynı anlamda ve birbirinin yerine kullanılmaktadır. 

‘Trafik Adabı’ olarak ifade edilen davranış kalıpları da toplum hayatında önemli yer tutan saygı ve nezaket kurallarının içerisinde yer alır. Toplumsal hayatı kolaylaştırır, güzelleştirir, zorlukları azaltır ve birlikte yaşamayı kolaylaştırır. Davranışlarının sorumluluğunu üstlenme, saygı ve nezaket, hoşgörü, yardımlaşma, feragat ve fedakarlık, sabır, empati, öfke yönetimi, uygun beden dili kullanımı, nazik konuşma üslubu trafik adabının temel kavramlarıdır. Bu kavramların içeriğine uygun şekilde davranmak toplum hayatının her aşamasında büyük önem taşır, insan ilişkilerinin gelişmesine olumlu katkıda bulunur.
 
 1 https://tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&arama=kelime&guid=TDK.GTS.5b9abc10c95865.51292854
 2 https://tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&arama=kelime&guid=TDK.GTS.5b9abc1a2ecab8.17963288
 3 https://tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&arama=kelime&guid=TDK.GTS.5bb51ea7164de9.52266026)

2- TRAFİKTE TEMEL DEĞERLER

Trafikte Temel Değerler


Trafikteki diğer sürücüler, yolcular, kamu görevlileri, yayalar ve hayvanlara karşı davranışlarımıza yansıyan bu kavramları; iyi iletişim kurmamızı, trafiğin daha rahat işlemesini, stresin azalmasını sağlar, kazalardan kaçınmamıza imkan verir.  Bu kavramları şöyle ifade edebiliriz.

A- Sorumluluk


Kişinin kendi davranışları ve/veya kendi yetki alanında bulunan bir olayın veya olgunun sonuçlarını üstlenmesi, bundan doğacak olumsuzluklara katlanmasıdır.

Örneğin, trafik kazasına sebep olan bir sürücünün, hatasını kabul etmesi ve başkalarına verdiği zararı tazmin etmesi, sorumlu davranmasına bir örnektir.

Bir sürücünün ya da yayanın, başkalarını tehlikeye düşürecek davranışlardan kaçınması ve böylece ortaya çıkabilecek kaza ve zararların önlenmesine katkıda bulunması da sorumluluk için güzel örnektir. Yayalar için yoldan karşıya geçişte yaya geçitlerini kullanmak, sürücüler için yaya geçitlerine ve trafik lambalarına yaklaşırken yavaşlaması, kazaların önlenmesine yardımcı olur.

B- Yardım


Kişinin, karşılık beklemeden başkalarına iyilik yapmasıdır. Bu iyilik maddi veya manevi destek şeklinde olabileceği gibi, bedenen yardım şeklinde de olabilir.

Örneğin, arabasının lastiğini değiştirmek isteyen ancak zorluk yaşayan sürücünün yerine, herhangi bir karşılık beklemeden bu işi yapan kişinin eylemi başkasına yardım etmektir.

C- Yardımlaşma


İnsan, kendi türünde diğer canlılarla yani diğer insanlarla yaşayan, ihtiyaçlarını da başkaları ile birlikte yaşaması sayesinde giderebilen bir canlıdır. Yardımlaşma, insanların karşılıklı olarak birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılık beklemeden gidermeleridir. İhtiyaç giderme tek yönlü olduğunda yardım, karşılıklı olduğunda yardımlaşma olarak ifade edilir.

Örneğin kış mevsiminde pek çok araç kar veya buz yüzünden yolda kalır, trafiğin tıkanmasına sebep olurlar. Bu durumlarda sürücüler, araçlarından inerek, yolda kalan araçları sırasıyla iterler. Böylece hem başkalarının, hem de kendilerinin yola devam edebilmesini sağlarlar. Bu eylem, yardımlaşmaya güzel bir örnektir.

D- Hoşgörü


Kişinin kendisinden farklı ahlaki, dinsel değerlere, siyasi görüşe, düşünceye, yaşam tarzına, fiziksel özelliklere sahip insanlara müdahale etmekten bilerek ve isteyerek kaçınmasıdır. Burada önemli kişinin, başka türlü davranma imkanı var iken bilinçli bir şekilde bu şekilde davranmayı seçmesidir.

Trafikte bu duruma örnek olarak, yeni arabaya sürmeye başlamış bir kişinin trafikte yaptığı hatalara, trafikte yeşil ışık yandıktan sonra hareket etmekte gecikmesine tepki göstermeden, sabırla beklemek hoşgörülü bir davranış örneğidir. Bu sayede yeni sürücü stres yaşamayacak, zaman içinde hataları azalacak ve usta sürücü olacaktır.

E- Nezaket


Başkalarına karşı kibar ve saygılı davranmak, üzecek davranışlardan kaçınmaktır.

Trafikte bulunan kişilerin birbirlerine nazik ve saygılı davranmaları, sürücülerdeki ve yayalardaki stresi azaltır. Böylece trafik kazalarının önlenmesine ve trafiğin normal seyrinde akmasına yardımcı olur. Örneğin, bir sürücünün yaya geçidinden yavaş geçmekte olan bir yaşlı kişinin karşıya geçmesini sabırla, işaret yapmadan veya korna çalmadan beklemesi nazik bir davranıştır.

F- Saygı


Kişinin kendisinden daha yaşlı, yararlı, kutsal, değerli, üstün gördüğü kişilere ya da varlıklara karşı olan davranış biçimidir. Davranışlarında daha dikkatli, özenli, ölçülü davranması, çekinmesi ve rahatsız etmekten kaçınması şeklinde ortaya çıkar.

Örneğin bir trafik kazası sonrasında, kazaya karışan araç sürücülerinin birbirlerine saygılı davranmaları, tartışmanın büyümesini önleyecek ve anlaşmalarını kolaylaştıracaktır.

G- Feragat


Kişinin karşılık beklemeksizin ve kendi isteğiyle bir kısım ya da tüm hak ve çıkarlarından vazgeçmesidir.

Bilindiği üzere, otomobil ve motosiklet gibi hafif araçların hızı ve hızlanma kapasiteleri yüksektir. Bu araçların sürücüleri, geçiş önceliği kendilerinde olsa dahi yolun daraldığı yerlerde örneğin yokuş çıkmakta olan ağır vasıtalara yol verirlerse, haklarından feragat etmiş olurlar. Ancak, bu araçların sürücülerinin işini de büyük ölçüde kolaylaştırmış olurlar. Çünkü ağır vasıtaların yokuşta hareket etmeleri ve hızlanmaları çok daha zordur ve durmaları ya da yavaşlamaları büyük zaman kaybına ve bazı durumlarda motor ve aktarma organlarında arızaya sebep olurlar.

H- Fedakarlık


Kişinin herhangi bir hakkından ya da önceliğinden karşılık beklemeden vazgeçmesi, başkaları lehine özveride bulunmasıdır.

Örneğin yol kenarında araç bekleyen kişileri arabasına alan bir sürücü, çok az bile olsa durma ve hızlanma sırasında kaybettiği zamandan, fazladan harcadığı yakıttan fedakarlık yapmaktadır. 

ı- Sabır


Kişinin karşısına çıkan zorluklar karşısında tepki göstermeden, ses çıkarmadan onların geçmesini beklemesi ya da olacak, gelecek bir şeyi telaş göstermeden beklemesi anlamlarına gelir.

Sabır için, önündeki aracın yol kenarına park etmesini korna çalmadan ya da başka işaretler vermeye çalışmadan, sakin şekilde bekleyen sürücünün davranışı örnek gösterilebilir.

3-TRAFİKTE EMPATİ VE İLETİŞİM

A- Empati


Kişinin muhatap olduğu, ilişkide bulunduğu ya da tepki gösterdiği kişinin yerine kendisini koyarak düşünmesi, ona göre davranmasıdır.

Yanlış hareketi dolayısıyla aracının motorunu durduran ve yolu tıkayan sürücüyü beklemek zorunda kalan arkadaki araçların sürücüleri, kendi acemilik dönemlerini hatırladıklarında, empati yapmaktadır. Böylece kendilerini o sürücünün yerine koyarak düşünebilir ve davranışlarını ona göre ayarlayabilirler.

B- Diğergamlık


Kişinin  kendisinden çok başkalarını düşünmesi, başkalarının iyiliği için fedakarlık yapması olarak tanımlanır. Yardımın alt kategorisi olan diğergamlık, kişinin kendi isteğiyle ve başkalarının yararına olacak eylemlerde bulunması, hayatın diğer alanlarında olduğu gibi, trafik için de çok önemli ve toplumdaki dayanışma duygusunu arttıran bir davranıştır.

Örneğin, yolda gördüğü kazayı polise veya jandarmaya bildiren bir kişi, kendi isteği ile ve başkalarının faydalanacağı bir davranışta bulunmaktadır. Böylece, kazaya daha erken müdahale edilebilecek, yol daha erken trafiğe açılacak ve varsa yaralıların tedavisi hızlanacaktır. Yolda trafiği engelleyen bir cismi, hayatını tehlikeye atmadan ve kendi isteği ile kaldıran kişi de diğergamlık örneği göstermektedir.

C- Öfke Yönetimi


Kişinin öfkesine hakim olması, ani ve duygusal tepkiler vermemesi ve toplum içindeki davranışlarını ve başkaları ile ilişkilerini saygı ve nezakete uygun, ortalama insan tarafından kabul edilebilir şekilde ayarlamasını ifade eder. Derin nefesler alıp-vermek ve tepki göstermeden bir süre beklemek, öfke yönetimini kolaylaştırır.

Herhangi bir olaya karşı tepki vermeden önce bir süre beklemek, bu süre içinde kişinin düşünmesini ve öfkeli davranışının sonuçlarını hesaplamasını kolaylaştıracaktır. Böylece öfkeden doğabilecek olumsuz ilişkiler ve sonuçlar da yaşanmayacaktır.

Örneğin, kendisini uyaran trafik polisine karşı öfkesini kontrol etmeyen kişinin bu davranışı göz altına alınmasına, tutuklanmasına ve hatta hapisle cezalandırılmasına yol açabilir.

D- Beden Dili


İnsanlar tepkilerini sadece söz ile değil, beden hareketlerindeki değişiklikler ile de gösterir, bu yolla da iletişim kurarlar. Örneğin aynı dili konuşmayan kişilerin başlıca anlaşma yolu beden dilidir. Beden dili, dünya genelinde aynı şekilde anlaşılan beden hareketlerinden oluşur. Tokalaşmanın dostluk göstergesi, alkışlamanın takdir göstergesi, sesini yükseltmenin kızgınlık göstergesi olması beden diline örnek olarak gösterilebilir. En doğru ve kabul edilebilir olan sözlü ifade ile beden dilinin uyumlu olması, karşıdakine aynı mesajı, duyguyu, anlamı, vermesidir.

Örneğin, hatalı davranışı yüzünden bu davranıştan etkilenen kişiden özür dilemek isteyen kişi, konuşurken karşısındakinin yüzüne bakmalı, yüz ifadesi ile de üzgün olduğunu göstermelidir. Konuştuğu kişiye sırtını dönmek, özür ile ilgili kelimeleri alaycı bir üslupla söylemek beden dilinin kötüye kullanımının önemli örneklerindedir.

E- Konuşma Üslubu


Konuşma sırasında kullanılan anlamları kadar, bunların söyleniş şekli yani ‘konuşma üslubu’ da önemlidir. Konuşma üslubu, söylenen kelimelerinin anlamlarını değiştirebilir, yanlış veya farklı anlaşılmalarına sebep olabilir. Doğrusu söylenilen söz ile konuşma üslubunun uyumlu olmasıdır. Kızgınlık ifade eden kelimelerin güler yüzle söylenmesi ya da tersi tamamıyla başka sonuçlar doğurur.

Özür dilemek isteyen bir kişinin muhatabına karşı yüksek sesle konuşması ve nezakete uygun olmayan kelimeler kullanılması, konuşma üslubunun yanlışlığına güzel bir örnektir.

Bu kavramların tamamı trafikte nasıl davranmak gerektiği konusunda yol gösterir, trafik stresinden bunalmış kişilerin rahatlamasına ve kazaların azalmasına katkıda bulunur. 

F- Trafik Denetim Görevlileri ve İletişim


Trafik denetim görevlileri ile doğru ve etkili iletişim kurmak da trafik adabının bir bölümünüs teşkil eder. Trafik denetim görevlileri yol kullanıcılarının, yani sürücü, yaya, bisiklet ve motosiklet binicilleri ile trafikten etkilenen diğer canlıların hayatını korumaya çalışan görevlilerdir. Yaptıkları denetim ile trafik kurallarına uyulmasını sağlarlarlar. Trafik kurallarına uymak ise bütün yol kullanıcılarının yararınadır. Can ve mal güvenliğimizi, trafikten kaynaklanan tehlikelere karşı, ancak bütün yol kullanıcılarının trafik kurallarına kesin olarak uyması sayesinde sağlayabiliriz.

Trafik denetim görevlileri, çoğu sürücünün farkında bile olmadığı zor şartlar altında görev yapmaktadır. Örneğin yoğun kar yağışı altında, sürücüler arabalarında bile üşürken, onlar açıkta trafiğe yön vermeye ve yolları açık tutmaya çalışmaktadır.  Bazı durumlarda, sürücülere yardım amacıyla arabaları itmekte, tıbbi yardım istemekte, ilk yardım yapmakta ve kazalar sonrasında yazdıkları raporlar ile adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunmaktadırlar.

Trafik görevlilerine karşı nazik ve saygılı davranmak, konuşma üslubuna dikkat etmek, istedikleri belgeleri nazik şekilde kendilerine teslim etmek trafik adabında önemli yer tutar. Trafik kuralları ile trafik adabı arasındaki, eylemlerin cezaya konu olması ve olmaması ayrımı burada da ortaya çıkar. Sürücü belgesini isteyen trafik denetim görevlisine, itiraz etmeden ve gülümseyerek bu belgeyi vermek, iyi iletişimin ve trafik adabına uymanın güzel bir örneğidir. 

Trafik denetim görevlisinin bu belgeyi kontrol etme hakkı yasalarda yazılı bir yetkidir. Göstermemenin yaptırımı da vardır. Sürücü belgesini göstermek bir zorunluluk, ancak bunu nazik bir şekilde göstermek, gülümsemek, uygun ses tonu ile "buyrun",  demek ve belge geri verildiğinde teşekkür etmek, trafik adabının bir parçasıdır.

4- TRAFİKTE HAK İHLALLERİ

Trafik Adabını Etkileyen Hususlar


Trafik adabını olumsuz etkileyen unsurların başında, kişilerin yetiştiği aile ve sosyal çevredeki hayat tarzı gelir. İnsan doğumundan itibaren çevresindeki fiziki, sosyal ve psikolojik şartlardan etkilenen bir varlıktır. Doğumdan itibaren hissettiği, gördüğü, karşılaştığı olaylar ve olgular insanın kişiliğinin oluşmasına katkıda bulunur, hayat şartları ve sosyal çevre, toplumsal kurallar hakkında bilgi edinmesini sağlar. Ancak, yasalarda bir ceza yaptırımı olmayan, zaman içerisinde yaşanan tecrübeler sonucu oluşan töre, ahlak kuralları “adap”, “edep” denilen davranış kalıplarını ortaya çıkarmıştır. Bu kurallara uyulmadığında kişiye mahkeme ya da idare merciler tarafından ceza verilmez, ancak kişi ayıplanır, kınanır ve zaman içerisinde yaşadığı toplumdan dışlanır. Bu kurallar ise başta aile olmak üzere, sosyal çevrede ve yaşayarak öğrenilir. Kişilerin “adap”, “edep” ile ilgili davranışları yaşadıkları toplumdan bağımsız değildir, toplum bireyin kişiliğini ve davranış biçimlerini oluştururken, bireyler de toplumu oluşturmaktadır. Birey ve toplum arasında karşılıklı ve çok sıkı bir etkileşim vardır. Toplumda ahlaksızlık, edepsizlik, yol-yordam tanımayan davranışlar yaygın ise, bireylerde de bu davranış görülecektir.

“Medeniyet” ve “medenilik” kavramları şehirli olmak ve farklı kültüre sahip insanlar ile bir arada, uyum içinde yaşayabilme marifeti ile doğrudan ilgilidir. Farklı kültürlerle bir arada ve uyum içinde yaşayabilmek, yasalara, yerleşmiş ahlak ve adab-ı muaşeret kurallarına uygun yaşamayı gerektirir. Uzun süre şehirde yaşayanlarda yasaların yanı sıra, toplum ve trafik adabına uygun davranışlar çok daha yaygın görülür.

Hukuk düzeninin sağlamlığı, yasalara aykırı davranışların cezalandırılmasının yanı sıra, toplum adabına uygun olmayan davranışların da tepki görmesi, kınanması ve faillerini dışlama da “trafik adabına uygun” davranışların artmasını, yaygınlaşmasını sağlar. Suçların cezalandırılmaması, adaba aykırı davranışların hoş görülmesi ile kişinin davranışlarına aksi yönde tesir eder.

Eğitim seviyesi ile kişilerin bilgisi ve tecrübesi arttıkça, hem yasalara uyumlu (aksi durumda ceza yaptırımı olan), hem de “adaba uygun” davranışların artması beklenir. Dahası, bilgi ve tecrübeye bağlı olarak kişilerde empati duygusunun, başkalarına saygı ve nezaketin, insanlar ile iletişim yeteneğinin artması beklenir.  Böylece kişinin trafik adabına uygun davranışları da artacaktır.

Ekonomik şartlar ve gelecekten beklentiler de kişilerin başkaları ile ilişkilerine ve trafik adabına uygun davranmalarına önemli etkide bulunur. Geçim sıkıntısı yaşayan, çalışma hayatından memnun olmayan ve emeğinin karşılığını alamadığını düşünen, ev-iş-okul-sosyal faaliyet mekanları arasındaki ulaşımda sıkıntıları olan kişiler, sürekli stres altındadır. Bu kişilerin zaman içerisinde depresyona girmeleri, insanlar, hayvanlar ve eşyaya karşı şiddet ihtiva eden davranışlar göstermeleri şaşırtıcı değildir. Toplumda hak ettiği saygıyı görmediğini düşünen kişilerin de kendilerini öne çıkarmak için “trafik adabına” uymayan davranışa yönelmeleri, örneğin sıkça korna çalmaları, aşırı süratli araç kullanmaları, araçlarını dikkat çekecek, belki de başkalarını tahrik edecek şekil ya da yazılarla süslemeleri ihtimali yüksektir.

Ayrıca, kişilerin genlerinde bulunan ve doğuştan kendileri ile birlikte olan fiziksel ve kimyasal özellikleri, beden ya da zihinsel özürleri dolayısıyla toplum hayatına ve trafik adabına uygun olmayan davranışlar göstermeleri de sıkça yaşanan bir durumdur. Bu durumdaki kişilerin tıbbi tedavi görmesi ya da araç kullanmaktan men edilmeleri toplum yararına olacaktır.

Trafik adabına uyum ya da uyumsuzluk konusunda kişileri etkileyen pek çok sebep daha gösterilebilir.  Toplum hayatındaki maddi ve manevi sıkıntıların azalması, kişilerin eğitim ve bilgi düzeyinin yükselmesi, farklı kültürlere sahip kişilerle uyum içinde yaşama alışkanlığının yaygınlaşması, kişiler arasındaki ilişkilerin aileden başlayarak, toplum hayatının her kesiminde ve her seviyede iyi yönde gelişmesi, trafik adabına uyum konusunda da büyük katkılar sağlayacaktır.

A- Birey Hakkı (Diğer Bireylere Verilen Zarar)


Trafikte birey haklarına saygı göstermek, birey haklarına karşı her alanda gösterilmesi gereken hassasiyetin bir parçasıdır. Birey hakkı, "Kul hakkı" olarak, İslam dininde de çok önemli yer tutmaktadır. Kul hakkının, ahiret hayatında ve hesap gününde affedilmeyecek haklar arasında olduğu, herkesin hakkını isteyeceği ve alacağı din ile ilgili kitaplarda sıkça bahsedilen bir husustur.

Hayatın diğer alanlarında olduğu gibi, trafikte de başkalarına veriren zarar, birey hakkına bir tecavüz niteliğindedir. Trafikte diğer bireylere verilen zarar, hem birey hakkına karşı bir saygısızlık, hem de hukuki ve mali sonuçları olabilecek bir eylemdir. Örneğin, bir kazada suçlu görülen ve başka bireylerin hakkını ihlal ettiği belirlenen yol kullanıcısı, zarar verdiği kişinin zararını karşılamak, tazminat ödemek ya da hapis cezası gibi yasal yaptırımlar ile de karşılabilir.

B- Toplum Hakkı (Topluma Verilen Zarar


Trafik kurallarına ya da trafik adabına uygun davranmamaktan kaynaklanan zarar, sadece yol kullanıcıları ile sınırlı değildir. Bu zararlar, zincirleme olarak toplumun diğer kesimlerine de yayılabilir. Bunu "Toplum hakkı" ya da "Topluma verilen zarar" şeklinde ifade edebiliriz. Örneğin bir trafik kazasında iki araç çarpıştığında olabileceklere bakalım. İki araç çarpışmıştır ama buna bağlı olarak yol tıkanır. Bu sebeple oluşan trafik sıkışıklığında beklemek zorunda kalanlar, gitmeyi hedefledikleri yere zamanında varamazlar. Onların geç kalmalarına bağlı olarak, başkalarının da işleri aksar. Böylece, basit gibi görünen bir kaza, hiç kusuru olmayan kişiler de hak kaybı yaşarlar ve zarar görürler.

Ayrıca, kazalar sonrasında yol kullanıcılarının anlaşamadıkları durumlarda trafik denetim görevlileri, adalet sisteminin kendiliğinden soruşturmak zorunda olduğu olaylarda ise savcı ve başka görevliler olay yerine gelmek zorundadır. Bunların harcadıkları zaman, ulaşım giderleri, kırtasiye giderleri, bu sürede yapmaları gereken işlerin gecikmesi toplum hakkının değişik yüzleridir.

C-Kamu Hakkı (Devlete Verilen Zarar)


Trafik kuralları ve adabına uymamanın sonuçlarından birisi de devlete bir başka deyişle kamu kaynaklarına, tesislerine verilen zarardır. Kazalar sonucunda yol yapıları zarar görür. Devlet görevlileri zamanlarının ve devletin mali kaynaklarının bir bölümünü kazalardan kaynaklanan sorunların çözülmesi için harcarlar. Sürekli şerit çizgilerinin üzerinden sürmek, bu çizgilerin normalden daha önce silinmesine yol açar, daha erken yenilenmeleri gerekir.

Bunlar ve trafik kuralları ve adabına uymamaktan kaynaklanan sayılamayacak kadar olumsuz sonuç, devlete verilen zarardır. Kamu hakkıdır. Devletin imkanlar ve kaynakları, toplanan vergiler ile oluşur. Milyonlarca insan, çok zor şartlarda çalışmakta, vergi vermekte ve doğal olarak da ödediği vergilerin yerinde harcanmasını ümit etmektedir. Trafik kurallarına ve adabına uymak, kişisel zararların yanı sıra, topluma verilen zararı ortadan kaldıracaktır. Unutmayın: Bu zararların bedelini hiç tanımadığımız, tanıyamayacağız, karşılaşamayacağımız insanlarların vergileri ile ödenmektedir ve "Helalleşme" imkanı yoktur. 

D- Yaşama Hakkı


Trafik kurallarına ve adabına uymamanın bir ve en acı sonucu ise kazalar ve tartışmalar sonucunda yaşanan can kayıpları, yaralanma ve kalıcı sakatlıklardır. Bu yaşama hakkının ihlalidir. Yol kullanıcıları dikkatsizlikleri ve kural tanımazlıkları sonucu hem kendi hayatlarını, hem de başkalarının hayatlarını sonlandırmakta veya kalıcı sakatlıklara yol açmaktadır. İnsan hayatı kutsaldır, insan yeryüzündeki en kıymetli canlıdır. Doğal olmayan yollarla ölümüne veya kalıcı şekilde sakatlanmasına yol açmak, en büyük hak ihlalidir.

E- Çevre Hakkı (Doğaya Verilen Zarar)


Trafik kuralları ve adabına uygun davranmamanın olumsuz sonuçlarından birisi de çevreye verilen zararlar, yani çevre hakkıdır. Buna örnek olarak, trafik kazaları sonrası çevreye yayılan akaryakıt, radyatör soğutma sıvısı, plastik parçaları gibi nesneler, toprağa, suya ve havaya karışmakta ve çevreye zarar vermektedir. Bu sudan içen, toprağa karışan zararlı maddeler ve plastik vs. parçalarını yiyen hayvanlar zarar görmektedir. Kazalardan sonra ortaya çıkan trafik sıkışıklığında, bekleyen araçların egzost emisyonları havayı kirletmektedir. Ayrıca, geri dönüşüm ile değerlendirilemeyen hurda araç parçaları da doğaya bırakılmakta ve çevre kirliliğine yol açmaktadır.